5 Nisan 2014 Cumartesi

TULIP TIME IN ISTANBUL



Tulip (lâle) is one of the symbols of Turkey and since hundreds of years, has a special place in our architecture, decorative arts, literature, names, etc. In Europe tulip is mostly known as the flower of Netherlands but as the real tulip lovers gonna know, the first tulip bulb is introduced and gifted to NorthWestern Europeans by a Turkish sultan, Süleyman The Magnificent.

End of march and beginning of april  is the period when you can see dozens of types and colors of tulip everywhere in Istanbul, but the best place to celebrate Istanbul Tulip Festival is Emirgân Park at Bosphorus shore. Last three springs, we missed the tulip time of Istanbul, instead we enjoyed the daffodil time of London. That’s why yesterday we headed to Emirgân Park to catch up.

After a nice breakfast and relaxing under the sun like cats at Bosphorus waterfront, the over crowded park shocked us a little but anyway we enjoyed the tulip time (and took few hundreds of tulip photos).

                     -------------------------------

Yüzyıllardır mimarimizden, dekoratif sanatlarımıza, edebiyatımıza, isimlerimize vs. yer etmiş lâle. Sahip çıkmayıp dönerimizi, yoğurdumuzu komşuya kaptırdığımız gibi, lâlemizi de Türkler tarafından Osmanlı zamanında kendilerine armağan edilen bir lâle soğanını baştacı etmiş Hollandalılara kaptırmışız. Şimdi maalesef ne kadar tepinirsek tepinelim, lâle memleketi deyince dünyanın ilk aklına gelen Hollanda oluyor.

Her sene mart sonu, nisan başında İstanbul’u gelin gibi süsleyen onlarca çeşit, renk lâlenin güzelliğine doyum olmaz. Ama son üç bahardır İstanbul’un lâle zamanını kaçırıyor, onun yerine Londra ellerinde nergis zamanını bağrımıza basıp avunuyorduk. Bu nedenle bu sene, her ne kadar şehrin her yeri lâlelerle bezeli olsa da, o üç baharlık arayı kapatmak için, tıpkı çocukluğumuzdaki gibi, lâle zamanının tadının en güzel çıkarılacağı Emirgân Parkı’na gidelim dedik. Boğaz kıyısında güzel bir kahvaltıdan ve güneşin altında kediler gibi mayıştıktan sonra Emirgân Parkı’na gittiğimizde kalabalık ama asıl önemlisi ziyaretçi profili bizi tam anlamıyla şoke etti.

Çocukluğumuzun, ilkgençliğimizin, Emirgân Parkı’nın lâlelerinin tadını çıkaran, Sarı Köşk ve Beyaz Köşk’te çay-pasta, bira keyfi yapan (malûm, o zamanlar köşkler ve kasırlar, saygıyla andığımız Sn. Çelik Gülersoy yönetimindeki Türkiye Turing Kurumu tarafından yönetiliyordu, belediyeye geçmemişti, alkol yasaklanmamıştı vs) ziyaretçileri nerede, bugün ağzımız açık, şaşkın bir şekilde bakakaldığımız, her lâle öbeğinin başına (başlarına geleceği bildikleri için) diktikleri bekçilerin düdük çala çala, sözle uyara uyara bir hâl olduğu, insanın “Sanırım şimdi biri hüloooğ diye bağıracak”  hissine kapılmasına neden olan ziyaretçiler nerede... Neyse, sonunda her şeye rağmen birbirinden güzel, rengârenk, çeşit çeşit lâlelerin tadını çıkardık, hatta birkaç yüz tanecik de lâle fotoğrafı atmışız bu arada arşive abartıp.





5 yorum:

  1. Biz elimizdekinin kıymeti pek bilemeyen bir toplumuz maalesef.Çocukluğumdan beri İstanbul demek lale demek benim için, annem sayesinde.Öyle anlatırdı ki hayran hayran dinlerdim onu.İstanbul...şehirlerin şahı.Şimdilerde maruz kaldığı kirlilikten bir an önce kurtulur inşallah.
    Çok güzel fotoğraflar...

    YanıtlaSil
  2. Resimler harika...

    Laleyi çok severim. Arada soğanını alıp balkonda yetiştirirdim ama kışın balkona pek çıkmadığım için çiçeği doğru dürüst görmeyince o hevesim geçti. Keşke iç mekanlarda da olabilse...

    YanıtlaSil
  3. Dediğin gibi İstanbul Lale patlaması yaşıyor, minicik parklar bile Lale'lerle dolu Cat :)
    İşte tamda dediğin nedenden ötürü Emirgan'dan soğudum artık. Çocukluğumuzda veya bir kaç sene öncesine kadar zevk ve merakla giderdik.

    YanıtlaSil
  4. Merhaba
    Epeydir yazı girmiyorsunuz.Umarım bir tatsızlık yoktur.Bir an önce paylaşımlarınızla buluşabilmek ümidiyle.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Lale mevsimi bitti, gül mevsimi de...Şimdi deniz mevsimi. Umarım güzel bir yaz geçiriyorsunuzdur.

    YanıtlaSil

Thanks for your comments!